Epilasyon, kelime anlamı ile istenmeyen tüylerden kurtulma olarak tanımlanır. İstenmeyen tüylerden kurtulma çabası, geçmişi eski Mısır a kadar uzanan bir tarihe sahiptir. İnsanoğlu (erkek ve kadın)soğuktan korunmak amacıyla giysi kullanmaya başladığından beri kendi tüylerinden kurtulma cabası içine girmiştir.

 

Bu tarihi süreç içersinde geleneksel ağdadan, son teknoloji ürünü lazer epilasyon a kadar çok çeşitli ürün ve yöntemler geliştirerek kıl ve tüyleri temizlemeye çalışmıştır.

 

Bu yöntemler içinde en güncel ve etkileyici görünen lazer epilasyon, istenmeyen tüylerden kalıcı ve ağrısız bir şekilde kurtulmada büyük bir umut kaynağı olarak görünmektedir.

 

Kullanılan ilaçlara, hormonal değişikliklere ve kalıtımsal özelliklere bağlı olarak ortaya çıkan aşırı tüylenme sorunu kadın erkek herkesin kâbusu haline gelmiştir. Estetik duruşu da bozan aşırı tüylenme probleminden kurtulmak için ağda, cımbız, jilet ve satılan kimyasal kremler kullanılsa da bunların hiçbiri kalıcı bir çözüm değildir. Tüylenme problemine kalıcı çözümler sunan lazer epilasyon, kıl folikülerine direkt etki ederek burada renk maddesi melanini ısıya dönüştürüp böylece kıl köklerini yok eder ve kıların uzama süresini uzatır. Isıya dönüşen melanin genleşerek buradaki kıl köklerinin tahrip olmasına neden olur.

 

Lazer epilasyona karar veren kişi olası durumları gözleyebilmek için mutlaka bir uzmanla konuşmalı; kişinin vücudundaki kıllar ve özellikleri ortaya konularak tüy yapısına uygun yöntem belirlenmelidir. Böylece kişide lazer uygulamasının ne kadar başarılı olacağı da ortaya konmuş olur. Bu görüşme esnasında doktorunuzla olası sonuçları konuşmanız ve kullanmış olduğunuz ilaçları ve tıbbı geçmişinizi de anlatmanız gerekmektedir.

 

Doktorunuzla görüştükten sonra epilasyon için uygulanacak yöntem ve süre belirlenir. Yine işlemin öncesinde uzman hekim çeşitli testeler uygulayarak cilt yapınızın uygunluğunu ve kıllar üzerinde lazer epilasyonun nasıl bir sonuç vereceğini ortaya koyar.

 

Epilasyonda üç çeşit lazer uygulaması yapılır ve her biri farklı kıl ve tüy yapısına göre belirlenmektedir. Bu lazerlerden hangisinin size uygun olduğu bazı testeler sonucunda ortaya çıkar ve uygun olmayan bir lazer denemesi genellikle başarısız olur. Hâlbuki cilt ve kıl türüne uygun lazer uygulaması ile bu probleminizden tamamen kurtulmanız mümkün olmaktadır.

 

Daha çok açık renkli ciltlerde başarılı sonuçlar veren Alexandrite lazer, oldukça pratik aynı zamanda da etkili bir işlem olarak bilinir. Alexandrite lazerin çok tutulmasının sebebi tüyleri işlemin hemen ardından yok etmesi ve yüzeyden uzaklaştırmasıdır.

 

GentleLASE, Alexandrite 755 nm dalga boyu ile Candela’nın her tip cilt rengine uyumlu, hızlı, konforlu ve kullanışlı birinci sınıf Lazer epilasyon sistemidir. Dünya genelinde 92 ülkede 25.000’den fazla kullanıcı ile yılda 10 milyondan fazla tedavide kullanılmaktadır. Ülkemizde 300’ün üzerinde kullanıcısı olan ve en fazla tercih edilen Alexandrite Lazer sistemidir. Ayrıca pigment lezyonlar, vasküler lezyonlar ve kırışıklık tedavilerinde mükemmel ve çok yönlü kullanım sağlar.

 

Albert Enstein 1917 yılında kuantum konusunda çalışmalar yaparken aslında lazer uygulamasının da temelini atıyordu. Bu teoride lazeri oluşturmak için gerekli yöntem ve teknikler genel olarak anlatılmasına rağmen araştırmaların uzun sürmesi ve yeni keşifler nedeniyle ilk defa 1960 yılında ilk lazer uygulamaları gerçekleştirildi. Bu yılda geliştirilen ilk lazere “ruby lazer” adı verilmişti ve bu ilk fonksiyonel lazerdi.

 

Yapılan çalışmalarda ortaya çıkan sonuçlar ilk olarak askeri ve endüstriyel alanlarda kullanılmaya başlandı. Uzun yılların ardından ilk defa tıbbi tedavi yöntemleri için de kullanılabilen lazerler geliştirildi. Daha sonra kısa ve tek atımlık lazer cihazları ortaya çıktı. 1983 yılı lazer uygulaması için adeta bir atılım dönemi olmuş, leke tedavisinden dövme silmeye, kılcal damarların tedavisinden tüylenme problemine kadar birçok alanda kullanılmaya başlanmıştır. 1994 yılında ilk kez ışıklı lazer uygulamaları gerçekleştirildi. 1990’l yıllardan itibaren sürekli bir gelişim içinde olan lazer epilasyon tıbbi merkezlerde uygulanmaya başlanmış ve ilk defa 1998 yılında FDA tarafından bu işleme onay verilmiştir.

 

Bu işlemin amacı kıl köklerin işlevini etkisiz hale getirmektir. Bunun için kıl köklerinin içinde bulunan ve renk maddesi olarak bilinen melanin, lazer epilasyon sırasında verilen ışınlarla yüksek ısıya maruz bırakılır ve bu ısı sonucunda melanin kıl köklerini tahrip ederek görevini yapmasına engel olur. Böylece kıl kökleri uzama işlevini yitirir ve artık o bölgede tüylenme görülmemeye başlanır. Bu sebeple uygulama sadece siyah kıllar üzerinde etkili olmakta beyaz veya gri kıllar üzerinde ise işe yaramamaktadır.

 

Kişinin vücut yapısı, kıl köklerinin özelliği göz önünde bulundurularak Diode, Alexandrite ve nd:yag lazerler epilasyon türlerinden birisi belirlenir ve işleme başlanır. Lazer çeşitlerinin her biri kullanım yerine göre etkilidir. Yani bunlardan birisinin diğerine üstünlüğü yoktur; sadece her bir yöntem farklı bir cilt yapısı ve kıl kökü üzerinde başarılı sonuçlar alınmasını sağlar.

 

Lazer epilasyon yapılırken prosedür olarak ilk önce bu konuda eğitim almış uzman bir doktorun kişinin cilt ve kıl yapısını incelemesi gerekmektedir. Yapılan değerlendirmenin ardından lazer epilasyona kişinin uygun olup olmadığı, cilt tipinin özellikleri, hangi lazer türünün kullanılacağı, olası başarı yüzdesi ve yan etkileri kişilere anlatılır. Bütün bunların ardından doğru tedavi için lazer türü seçilir. Sonuçta kıl ve tüylerden tamamen kurtulunabilmesi için cilt tipine uygun lazer uygulamasının seçilmesi gerekmektedir. Kişiye en uygun yöntemin belirlenmesinin ardından epilasyona geçilir. Lazerler dalga boylarının uzunluk kısalıklarına göre isimlendirilir:

Diode Lazer Epilasyon

Alexandrite Lazer Epilasyon

Nd:yag Lazer Epilasyon

 

İşlemin sorunsuz gerçekleştirilmesi ve sonucunda başarılı olunması için cihazın seçimi oldukça önemlidir.

Lazer epilasyonda en çok başarılı sonuçlar açık cilt rengine sahip kişilerde alınır. Çünkü bu cilt tipinde ışınlara cevap daha hızlı verilir ve lazer ışınlarının dozu açık tenlilerde daha fazladır. Dozajın artması başarıyı doğrudan etkileyen bir etmen olduğundan açık tenlilerin bu tarz uygulamalardan daha memnun edici sonuçlar aldığı söylenebilir.

Epilasyonun başarılı olmasında diğer bir etken ise kıl yapısı ve rengidir. Kılların kalınlığı ne kadar fazlaysa alınacak sonuç da o kadar iyi olacaktır. Yine kalın kıllar ince olanlara nazaran işleme daha hızlı cevap verir. İnce kıllarda ise bu oran ya çok düşüktür ya da hiç yoktur. İnce kıllara sahip kişilere Diode lazer uygulanabilir. Bu lazer sayesinde bu tür kıllarda da azalma görülmektedir.

Epilasyonun yapılacağı vücut bölgesine göre lazer türü seçilir. Yüz çok hassas olduğundan kıllanma yan etkisi nedeniyle bu bölgede Alexandrite lazer yerine Diode lazer kullanılır. Alexandrite lazer daha çok koltuk altı, bacak bölgesi ve genital organlarda işe yaramaktadır.

Erkeklere oranla kadınlarda lazer epilasyonun başarı ortalaması daha fazladır. Eğer tüylenmenin ardında herhangi tıbbi bir hastalık yatıyorsa epilasyondan önce arka plandaki bu rahatsızlık tedavi edilmelidir.

Epilasyonun uygulanacağı bölge: Epilasyonda en zor bölgelerden biri yüz bölgesidir. Yüz bölgesi için Diode lazerler en ideal seçimdir. Yüz bölgesinde tercih edilmemelidir. Koltuk altı, genital ve alt bacak bölgesi lazer epilasyona en iyi sonuç alınan bölgelerdir.

Lazer epilasyon öncesi nelere dikkat etmelidir?

 

Lazer epilasyonu gerçekleşmeden bir ay önce kıllar cımbız, jilet veya ağda ile alınmamalı, uzamaya bırakılmalıdır. Çünkü lazer epilasyonun başarılı bir şekilde etki edebilmesi için ışınların kıl köklerini görmesi ve derinlere kadar inebilmesi gerekir. Bunun yanı sıra uygulama öncesinde 1,5 ay kadar güneşlenmemeli ve cildin bronzlaşmamış olması önemlidir; çünkü operasyon en çok açık tende işe yaramaktadır.

 

İşleme geçmeden önce uzman kişi kıllarınızı tıraş makinesi ile uygun boyutlarda kısaltır ve özel jellerle, deodorant veya kremlerle bölge iyice temizlenir. Eğer zamandan tasarruf etmek istiyorsanız kısaltma işlemini birkaç gün öncesinden kendiniz de yapabilirsiniz. İşlem esnasında acı çok fazla hissedilmez. Cildi ağrıya hassas olan kişilerde bir saat önce lokal anestezi de uygulanabilmektedir.

 

Lazer epilasyon yapılması için lazer ışınları atan bir el cihazı kullanılmaktadır. Bu cihaz sayesinde 15 mm çağındaki bölgeler ışınlarla taranmakta ve her bir birim için tek atış yapılmaktadır. Bu işlem esnasında hem bu işi yapan hem de yaptıran kişilerin gözlerini ışınlardan korumak için gözlük takması gerekir. Epilasyon esnasında cilde atılan ışınların amacı kıl köklerindeki renk verici madde olan melanine ısı vermektir. Böylece aşırı ısıya maruz kalan melanin kıl köklerini tahrip edip işlevsiz hale getirir. Gönderilen ışınları tutan melanin bu ısıyı kılın bütününe gönderir ve daha sonra saniyenin milyonda biri gibi çok kısa bir sürede kıl kökleri tahrip edilir. Bu işlem sırasında çok minimal düzeyde ağrı da hissedilebilmekte bazen kış köklerinde kabartı ve kızarıklık da oluşabilmektedir. Tedaviye devam ederken bir taraftan cihazdan soğutma amaçlı hava gelmekte olup bu acının ve kızarıklığın önüne geçilmesi içindir. Böylece yan etkiler azaldığı gibi daha tedavi devam ederken acı hissi de ortadan kaldırılmış olur.

 

İşlemi gerçekleştirdikten sonra 20 dakika kadar bölgeye buz kompresi yapılabilir. Böylece soğuyan kıl köklerinde kızarıklık ve acı da azalmış olur.

Epilasyonun ardından bölgenin nemlendirilmesi ve yumuşatılması vücudun kendisini toparlamasına katkı sağlar ve süreci hızlandırır.

Epilasyondan sonra bir gün boyunca sıcak su kullanılmamalıdır.

Lazer operasyon sonrasında o bölgede ter oluşturacak faaliyetlerden ve ağır spordan kaçınılmalıdır.

Yine işlemi takip eden 15 gün boyunca güneş ışınlarına direkt maruz kalmamak ve güneşlenmemek gerekmektedir. Eğer epilasyonu yüz ve kollar gibi görünen yerlere yaptırmışsanız illaki güneşe çıkmanız gerekiyorsa güneşten koruyucu kullanmanız yerinde olur.

Lazer epilasyon kaç seans uygulanır?

 

Lazer epilasyonun seans sayısını tüylenme sebebi ve kıl yapısı doğrudan etkiler. Normal şartlarda 6 seanslık bir uygulama sonucunda memnun edici sonuçlar alabilirsiniz. Ama yüz bölgesi gibi hassas yerlerde ve çeşitli hastalıklara bağlı olarak ortaya çıkan kıllanma sorununda 10 seanslık bir işleme gerek duyulabilir. Seans aralıkları çok uzun olmamalı, 2 ayda bir tekrarlanmalıdır.